Alerjik bir çocuğun okula başlama süreci şüphesiz her aile için stresli bir dönem… Herşeyden önce çocuk anaokuluna gitmeli mi gitmemeli mi, hangi okula gitmeli, okul seçimi nasıl yapılmalı ve çocuğun okuldaki beslenmesi nasıl olmalı gibi sorular hepimizin kafasını oldukça meşgul ediyor. Okul seçimi ile ilgili düşüncelerimi apayrı bir yazıda toplayacağım ama henüz okulların yeni açıldığı şu dönemde alerjik bir çocuğun okuldaki beslenme düzeni nasıl oturtulmalı konusuna kendi deneyimlerimle değinmek istiyorum.
Herşeyden önce okulunuzu ne kadar dikkatli seçerseniz seçin, okul personeline özel durumunuzu ne kadar detaylı anlatırsanız anlatın, zaman içerisinde konunun önemi unutulabilir. Bu nedenle durumunuza dikkat çekmek için her zaman yazılı belge kullanmanızı tavsiye ederim. Atalarımız bile söz uçar, yazı kalır demişler… Bu yüzden her adımınızda okul personelinin dikkatini çekecek görsel uyarılar kullanmanız işinizi kolaylaştıracaktır.
Bizim okul maceramız oğlum Efe 25 aylıkken oyun grubuna katılması ile başladı. Önceleri anne-çocuk grubu gibi beraber katıldık. Onun ortama alışması ile beraber, onu arkadaşları ve öğretmenleri ile beraber yalnız bırakmaya başladım. Oyun grubu yarım gün olduğu için ara öğün olarak sadece meyve saatleri vardı. Beslenme saatinde alerjisi olmayan meyvelerden yediği için herhangi bir problem yaşamadık. Zaten okulun ara öğün olarak meyve dışında bir atıştırmalık vermeme kuralı vardı.
3 yaş ile beraber Efe, daha büyük bir anaokuluna başladı. Daha çok öğrencinin olduğu bir ortamda kontrol sağlamanız tabi ki daha zor olabiliyor. Bu nedenle müdüründen öğretmenine, hademesinden ahçısına kadar tüm okul personeli ile yakın bir ilişki içerisine girmeniz gerekebiliyor. Okulunuz alerji konusunda ne kadar bilgili ve temkinli olursa olsun, sizin kontrolü elinizden hiç bırakmamanız gerekiyor. Biz ilk önce bilgilendirme toplantısı ile işe başladık. Kayıt işleminden sonra Okul müdürü, Sınıf öğretmeni, yardımcı öğretmen, idari işler müdürü, hademe, ahçı ve hatta servis hostesi ile yaptığımız toplantıda Efe’nin alerjik reaksiyonlarından ve uyguladığımız diyette kaçak yapmamanın öneminden bahsettik. Alerjik reaksiyonları alerjiyi çok iyi bilemeyen bir kitleye anlatırken mümkün olduğunca sadeleştirmeniz gerekebilir. Keza mukus, kolit, hatta reflü gibi terimler bile bu kişiler için bir anlam ifade etmeyebilir. Malesef toplumumuzda alerjinin sadece basit bir kızarıklık, deri döküntüsü olduğuna dair yanlış bir kanı var. Bu nedenle çocuğunuzun alerjene maruz kaldığı takdirde iç organlarında ve sinir sisteminde meydana gelebilecek hasarları karşı tarafa vurgulamanız çok önemli.
İkinci aşamada okul defterimize alerji durumumuzu not ettik, keza okul defteri yıl boyunca öğretmenin elinin altında olan önemli bir kılavuz. Okula teslim edeceğiniz bir kağıdın kaybolma veya bir yerde unutulma riski öğrenci defterine oranla daha yüksek. Ama bu defterdeki notların da zamanla unutulabileceğini düşünerek görsel bir alerjen listesi hazırladık ve hem mutfaktaki, hem de sınıfındaki panolara asılmasını rica ettik. Böylece o anda neyin dokunacağını unutan okul personelinin evraklar içinde boğuşmak yerine basit bir tablodan kontrol etmesini sağladık.
Üçüncü aşamada mutfak personeli ile yıllık yemek menüsü üzerinden tek tek geçerek Efe’nin alerjisine uygun alternatifleri, hangi gıdaların evden gönderilebileceğini kararlaştırdık. Aylık yemek menüleri üzerine notlar alarak bir kopyası Sınıf öğretmeninde, bir kopyası mutfak personelinde ve bir kopyası evde buzdolabımız üzerine asılacak şekilde çoğalttık. Listeleri günlük kontrol ederek gerekli ön hazırlıkları yaptık. Evden gönderilmesi gereken tüm malzemelere sınıf ve öğrenci ismini yazarak herhangi bir karışma olayının önüne geçtik.
Geçen yıl okulda sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve ikindi kahvaltısı olmak üzere 3 öğün beslenen Efe, bu sene doktorumuzun her sabah yumurta yemesi uyarısı üzerine kahvaltısının yumurtalı kısmını evde, reçelli ekmek kısmını ise okulda arkadaşları ile beraber yemeye başladı. Yemek yemek her insan için sadece karınını doyurmanın ötesinde önemli bir sosyalleşme imkanı. Bu nedenle mümkün olduğunca yaşıtları ile aynı sofrada, aynı olmasa bile benzer yemeklerle beslenmesini hedefledik. Arkadaşları ile aynı masada yemek yerken yardımcı öğretmen de onun yanına oturarak başka bir tabaktan beslenme olasılığına karşı gözlemci oluyor. Genelde ikindi kahvaltılarında daha çok tereyağlı, sütlü besinler tüketildiği için ben mümkün olduğunca ev yapımı poğaça, börek, muffin, kurabiye tarzında alternatifleri evden göndermeye çalışıyorum. Doğumgünü partileri, özel kutlamalar için de okul aylık program listesi veriyor. Bu tarihleri önceden bildiğimiz için yine evden uygun alternatifler gönderiyoruz.
Alerjik bir çocuk için bazen sadece beslenme saatleri değil derslerde uygulanan aktiviteler de tehlike içerebiliyor. Mesela mutfak uygulamaları saatinde çocuklara genellikle süt içeren kurabiyeler, kekler yaptırılıyor. El becerilerini geliştirmek adına çok faydalı olmasına karşın derinin sütle temasının yoğun olması nedeni ile alerjik bir çocuk için oldukça riskli bir uygulama. Bu nedenle mutfak uygulamaları saatinde Efe başka bir sınıfta başka bir etkinliğe katılmış oluyor. Aynı şekilde okulda kullanılan boya kalemi, parmak boyası, oyun hamuru gibi malzemelerin çocuğunuzun alerjisi olmayan maddeler içerdiğinden emin olmanız gerekli. Genellikle bu tip ürünler gluten içerebiliyor. Eğer gluten alerjiniz varsa parmak boyası ve oyun hamurunu evde siz glutensiz olarak hazırlayıp okula gönderebilirsiniz. Glutensiz tariflere bu linkten ulaşabilirsiniz.
Öte yandan okul gezileri de yiyecek üreten veya içeren bir mekana yapılacaksa, öğretmen ile önceden görüşmeniz ve gerekli uyarıları yapmanız gerekir. Mesela geçen yıl çikolata fabrikasına yapılan gezide önceden uyarımız sayesinde tesis hiç bir çocuğa çikolata ikramı yapmadı. Yine okul pikniklerinde ve uçurtma bayramlarında dışarıdan getirelecek yiyecekler konusunda çok dikkatli olmalı, alerjik çocuğunuz için yeterli ve çeşitli alternatifler sunduğunuzdan emin olmalısınız.
Alerji hikayenizi sadece okul personeli ile değil, çoğu zaman velilerle de paylaşmanız gerekiyor. Bazen bir süpriz yapıp okula çocuğunu almaya gelen bir veli sınıfa çikolata veya şeker dağıtmak isteyebiliyor. Öğretmenin bir anlık yokluğunda ve çocuğunuz kendisini koruyamayacak kadar küçükse, velileri önceden uyarmanız çok önemli. Bu nedenle çalışan ebeveyn bile olsanız mutlaka sene başındaki veli tanışma toplantısına katılmanız ve söze hep “Merhaba ben …..’nin annesiyim. Onun gıda alerjisi olduğunu biliyor muydunuz?” diye başlamanız gerekli 🙂
Eğer ilkokula başlayan bir çocuğunuz varsa, ister özel okul olsun ister devlet okulu, bir önemli nokta da okul kantinleridir. Kantinlerde satılan hem sağlıksız, hem de çoğu süt ürünü içeren gıdalardan çocuğunuzu koruyabilmemiz için onu okul öncesi kendisine dokunan gıdalar konusunda eğitmeniz gerekir. Bu süreç ne kadar erken yaşta başlarsa hem aile hem çocuk açısından o kadar sağlıklı olur. Çocuğunuza alerjisi olan gıdaları, bu gıdaları tüketirse neler yaşayabileceğini ve bu yüzden kendisini alerjenlerden koruması gerektiğini erken yaşlarda öğretmelisiniz. Yoksa tenefüs saatinde bir arkadaşının kantinden aldığı biskuvinin tadına bakması kaçınılmaz bir durum olabilir. Unutmayın ki her an, her dakika onların yanında olamayız. Bu yüzden çocuklarımıza kendilerini alerjenlerden korumayı öğretmeliyiz.
Not: Çocuğu okula giden deneyimli annelerin uyguladıkları farklı ve pratik yöntemler varsa ben de bilgilenmek isterim. Akıl akıldan üstündür demişler… Okul personelini bilgilendirmek için uyguladıkları yöntemleri yazının altına eklemek isteyen annelere minnetar olacağım.