Alerjik Çocuklar için Yüzme Sakıncalı mıdır?

11650976_1615063102078440_258086105_n

 

Yüzme esnasında vücudun bir çok kasının kullanılıyor olması nedeniyle diğer spor dallarına göre daha faydalı olduğu kabul edilir. Suyun kaldırma etkisi nedeniyle eklem, kemik ve kas üzerine daha az yük biner ve bu nedenle yaralanma riski diğer sporlara göre daha düşüktür. Yüzme kardiyovasküler kondisyonu, kas kuvvetini, iskeletin esnekliğini ve hareketliliğini artırır. Tempo ile yapılan yüzme sırasında yükselen kalp atım hızı nedeniyle ciğerlerin oksjen taşıma kapasitesi de artar. Bu nedenle büyüme çağındaki çocuklar başta olmak üzere her yaş insan için tavsiye edilen bir spor dalıdır.

Yazın başlaması ile birlikte alerjik çocuk yetiştiren ailelerin  kafasında beliren sorulardan birisi şüphesiz deniz ve havuz kullanımı hakkında olur. Deniz suyunun faydaları tartışılmaz ancak alerjik çocuklar için hiç risk taşımadığı da söylenemez. Öte yandan havuz kullanımı hangi koşullarda daha güvenlidir, yoksa alerjik bir çocuk hiç mi havuza girmemelidir sorularının yanıtını aşağıda özetlemeye çalıştım. Konu hakkında mutlaka takibinizi yapan hekiminizden de onay almanızı tavsiye ederim.

imagesYüzme için ilk tercih edilecek seçenek şüphesiz açık deniz olmalıdır. Denizin kendi kendisini temizleme özelliği nedeni ile enfeksiyon kapma riski havuz suyuna oranla daha düşüktür. Ancak kirli, köpüklü, normal dışı kokusu olan sularda yüzmek risk taşır. Plaj olarak kullanılan kıyılarda deniz sularının 15 günde bir mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal kontrollerinin yapılıyor olması idealdir. Bu nedenle alerjijk çocuklar için mümkünse Mavi Bayraklı kıyılar tercih edilmelidir.

Ancak soğuk denizler alerjik çocuklar için risk taşıyabilir. Keza vücudun soğuk su ile ani teması veya sudan çıkınca üşüme nedeniyle ortaya soğuk ürtikeri denilen kaşıntılı kızarıklık çıkabilir. Bu nedenle çocukların soğuk suya birden dalmaları önlenmelidir. Suya önce ayaklar, daha sonra da vücut kademeli olarak sokulmalıdır.

Burun, geniz eti ve bademcik hastalıklarında, deniz suyunun olumlu bir etkisi vardır. Özellikle burundan geçen deniz suyu büyüyen geniz eti nedeniyle burun kanalında üreyen mikropları uzaklaştırır. Hatta deniz suyunun etkisi ile geniz etinde küçülmeler bile yaşanabilir. Öte yandan kulak zarı delik olan, kronik orta kulak iltihabı olan, kulak zarına tüp takılmış olan çocukların havuza, denize ve hatta duşa girerken bile kulaklarını sudan korumaları gerekir.

 

Havuza giren kişilerin burun florası, deri üzerindeki bakteriler, genital akıntılar, idrar yolu akıntıları havuz suyuna karışır. Ancak bundan ziyade, deri üzerindeki mantarlar, zararlı bazı bakteriler, yarası olanların yara üzerindeki bakterileri havuz suyunda daha büyük bir risk oluşturur. Çocuklara ve hassas cildi olan yetişkinlere bu tür bakteriler daha çok zarar verir. Suyla bulaşan enfeksiyonlardan korunmada en sık kullanılan yöntem klorlamadır. Ancak klorun olumsuz etkileri de mevcuttur. Bu açıdan ozon ile dezenfeksiyon son zamanlarda daha çok tercih edilen bir yöntemdir. Ancak havuzdaki sistemin buna uygun olması gerekir. Klor miktarının fazla olması durumunda gözlerde irritasyon ve akciğerlerde toksik etki yaratabilmekte, az olması durumunda ise dezenfektan özelliği kaybolmaktadır. Havuz suyunda 0.6-1.5 ppm arasında klor bulunmalıdır. Havuz suyunun pH değeri 7.2 ile 7.6 arasında ve suyun sirkülasyonu yeterli olarak sağlanmış olmalıdır. Havuz dibi ve fayans çizgileri net olarak görülebilmelidir. Havuz suyu ısısının kontrolü de önemlidir. Tüm bu veriler belirli periyotlarla kontrol edilip havuz başına herkesin görebileceği şekilde not edilmelidir.

Bakımı düzgün yapılmayan havuzlarda dış kulak yolu enfeksiyonlarının ortaya çıkma riski yüksektir. Öte yandan klor miktarının fazla olması deriyi kurutup mevcut egzemaların şiddetlenmesine neden olabilir. Erken bebeklik döneminde havuza giren bebekler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre bronşit, astım ve alerji riskinin arttığı saptanmıştır. Bu nedenle havuz kullanımı için erken bebeklik dönemi tercih edilmemeli, daha az sayıda kişinin(ve mümkünse hep aynı kişilerin) kullandığı , bakımı düzgün yapılan havuzlar seçilmelidir. Kapalı havuzların taşıdığı küf mantarı riski ve buharlaşan klor kokusunun kapalı ortamda birikmesi nedeni ile özellikle solunum yollarında sıkıntı yaşayan, astımlı hastalar için kesinlikle tercih edilmemelidir. Nem ve ısının hapsolduğu kapalı havuzlarda küf mantarına fayans aralarında, mazgallarda ve tavanda çok sık rastlanır. Küf mantarı sporları solunum yolu ile ciğerlere nüfuz ederek hapşırma, nefes darlığı, göz kızarması-yaşarması gibi alerjik reaksiyonlara neden olabilir.

15417

Yüzme öncesinde, esnasında ve sonrasında alınması gereken tedbirler;

  •  Çocuklar yaz aylarında güneş ışınlarının en yoğun olduğu, 10.00- 16.00 saatleri arasında suya girmemeli, güneşe çıkmadan 30 dakika önce tercihen mineral bazlı, UV filtreli güneş kremi sürülmelidir. Denize girme seansları saat 16.00’dan sonra günde 10 dakika ile başlamalıdır. Bu süre, her gün yavaş yavaş artırılarak, suda en fazla 30 dakika kalmaları sağlanmalıdır. Çünkü çocuklar suyun içinde bile olsalar, ciltleri güneşin zararlı ışınlarından olumsuz etkilenir. Güneş ve suya uzun süre maruz kalan atopik ciltler daha çok kurur ve egzemada artış gözlenebilir.
  • Yemeğin üzerinden en az iki saat geçmeden yüzülmemelidir. Bununla birlikte, az ve sulu besinler ile içecekler alındığında bu süre daha da azaltılabilir. Diğer sporlar kadar olmasa da yüzme sırasında su kaybı söz konusudur. Bu bakımdan susama hissedilmeden kısa aralıklarla yeterince su içilmelidir. Ancak yüzmeden önce çok fazla su içilmesi rahatsızlık yaratabilir.
  • Havuz kullanımında göz ve kulaklar enfeksiyonlara karşı korunmalı, yüzme esnasında gözlük ve tıkaç takılmalıdır.  Kulak enfeksiyonlarına karşı, vazelinli veya gliserinle yağlanmış pamuk tıkaçlar veya plastik kulak tıkaçları kullanılabilir.
  • Nezle, sinüzit ve soğuk algınlığı gibi durumlarda dalış yapılmamalıdır.
  • Havuz suyunu kaza ile yutma sonucu ateşli ishaller gelişebilir. Bu nedenle yüzme bilmeyen çocuklar, kafanın su yüzeyinden daha yüksekte kalması için simit veya yüzme tahtası ile suya sokulmalıdır.
  • Havuz kullanımında çocuklar, yetişkinlerden ayrı çocuk havuzunda yüzmelidir. Başında mutlaka bir yetişkin kontrolünde suya girmelidir. Çocukların kafaları daha ağır olduğu için kolayca dengelerini kaybedip suya batabilecekleri unutulmamalıdır.
  • Çocuklar belli aralıklarla tuvalete götürülmeli, havuza idrar kaçırmalarına fırsat verilmemelidir.
  • Yüzme mayoları vücuda uygun (yani ne çok sıkı ne de bol olmalı), hızlı kuruma özelliğine sahip olmalıdır. Likralı ya da polyester UV filitreli kumaşlardan mayolar tercih edilebilir. .Mayonun yaş olarak vücutta uzun süre kalmaması, hemen değiştirilmesi daha sağlıklıdır. Klorlu ve tuzlu sular mayoların yıpranmasını artırmaktadır. Güneşten koruyuculuk özelliği açısından yıpranmış mayoların kullanılmaması önerilir.
  • Özellikle kız çocuklar idrar yolları enfeksiyonlarına daha kolay yakalanır. Bu nedenle mantar üremesini de engellemek için ıslanan mayolar hemen değiştirilmeli, çocuğun genital bölgesinin direk kumla temas etmesi engellenmeli ve banyo esnasında genital bölge iyice temizlenmelidir.
  • Çocuklara, havuz ve denizden çıktıktan hemen sonra bol temiz su ile banyo yaptırılmalıdır. Banyo sırasında cildi kuruttuğu için sabun kullanılmamalıdır. Su, deniz, havuz, sabun ve güneş gibi cildin kurumasına neden olan faktörlerden kaçınmak mümkün olmadığından cildi nemlendirmek amacıyla hem bebeklerde hem de çocuklarda yoğun nemlendiriciler kullanılmalıdır. Nemlendirici, cilt tamamen kurulanmadan hafif nemli iken sürülerek nemin hapsedilmesi sağlanmalıdır.
  • Yaz aylarında dış kulak yolunda terlemeye, havuza ve denize girmeye bağlı nemlilik oluşur. Böylece bakteri ve mantarların üreyebileceği ortam yaratılmış olur. Bunu önlemek için yüzme sonrası kulak girişi temiz bir bezle kurulanmalıdır. Kulak kirini içeri itmemek adına pamuklu çubuklar kullanılmamalıdır.
  •  Kulak zarı delik olan, kronik orta kulak iltihabı olan, kulak zarına tüp takılmış olan kişilerin havuza, denize ve hatta duşa girerken bile kulaklarını sudan korumaları gerekir. Bu hastalar kulakları için vazelinli veya gliserinli pamuk veya silikon tıkayıcılar kullanabilirler.
  • Kulağa su kaçarsa, kulağı yere doğru eğip tek ayak üzerinde zıplanmalıdır.
  • Sinüzit problemi yaşayan çocuklarda saçların nemli bırakılmayıp kurutulması da oldukça önemlidir.

Kaynaklar: American College of Allergy, Asthma & Immunology,  Allergies & Asthma Magazine, Pubmed makaleleri, Prof.Dr.Asım Kaytaz ve Prof.Dr.İlknur Bostancı röportajları

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s