Efe’nin Hikayesi

3

Alerji ile mücadele uzun soluklu bir maraton. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmayan ve her zaman sizden önde giden rakibinizi, hiç yılmadan yorulmadan takip etmek gibi… Biz bu serüvenin henüz neresindeyiz tam bilemiyorum, keza beş yıllık süre zarfında inişli çıkışlı bir yolculuğumuz oldu. Belki de henüz tünelin ucundaki ışığı görmek için çok erken ama biz emin adımlarla ilerlerken bir yandan da hayatın tüm güzelliklerinden keyif almaya çalışıyoruz.

Aslında hikayemiz zor bir hamilelik süreci ile başladı. Belki geç yaşta çocuk sahibi olmanın, belki de stresli bir kariyer hayatına sahip olmanın acısı, ilk dört ayda düşük riski ile karşıma çıktı. Çalışmayı bırakıp evde sürekli istirahat ederek geçirdiğim dört ay sonunda hamileliğim normale döndü. Ancak beşinci ayda anneme ve kayınvalideme kanser teşhisi koyulması ile her şey tekrar tepe taklak oldu. Yaşadığım üzüntü nedeni ile amniyon kesem yırtıldı, suyum gelmeye ve rahim ağzım açılmaya başladı. Hemen hastaneye kaldırılıp üç gün boyunca yoğun bir hormon tedavisi gördüm, nitekim bebeğim doğsaydı akciğerleri henüz gelişmediği için ölme ya da yaşasa bile kör olma, zeka geriliği yaşama riski vardı. Sevgili doktorum Prof.Dr.Alin Başgül Yiğiter sayesinde erken başlayan doğumu durdurma şansımız oldu ancak hamileliğimin geri kalanını tamamen yatakta geçirmek zorunda kalmıştım. Sadece tuvalete kalmak için iznim vardı, yemekleri dahi yarı uzanır pozisyonda yiyordum. Annem ve kayınvalidemin tedavi süreci devam ettiği için doğumu onların yanında İzmir’de yaptım. Nitekim tüm çabalara rağmen oğlum 5 aylıkken kayınvalidemi kaybettik. Annem ise halen sıkı kontrol altında…

Bu hüzün dolu ortama doğumuyla neşe getirmesi beklenen oğlum, sezeryan doğuma rağmen hemen gelen sütümü emmeyi reddediyor ve saatlerce çığlık çığlığa ağlıyordu. Ege Üniversitesi’nde doğum yapmama ve sayısız yenidoğan hekimi tarafından muayene edilmesine rağmen kimse sorunun nedenini anlayamamıştı. Çünkü oğlum 4 kilo doğmuştu, gelişimi ve hareketleri de gayet sağlıklı durumdaydı. Üç gün boyunca hastanede sorunun ne olduğunun bulunmasını beklerken, emmeyi reddeden oğlumu anne sütünü sağıp biberon başlığına alışmaması için çay kaşığı ile vererek besliyorduk. Hemşireler sık sık kan şekerini ölçüp gerektiğinde formül süt takviyesi yapıyorlardı. Bu süreçte evde de sütümü sağabilmem için hastane tipi bir pompa kiralayan eşim, şirketten emzirme danışmanlığı da yaptıklarını öğrenmişti. Bir umutla görüştüğümüz emzirme danışmanı oğluma ilk süt alerjisi teşhisini koyan kişi oldu. Tam anlamı ile açıklayamasa da benim tükettiğim süt ürünlerinin bebeğimde gaz yapması sonucu onu rahatsız ettiğini, eğer süt ürünlerini diyetimden çıkartırsam bebeğimin de rahatlayabileceğini dile getirdi.

Alerji ile iç içe yaşayan bir aile hatta sülale olmamıza karşın süt alerjisi hiç bilmediğimiz bir konuydu. Çok mantıklı gelmemesine rağmen, emzirme danışmanını dinleyip diyet yapmaya karar verdim. Bu arada formül mamayı tamamen kesmiştik ve her beslenme öncesi anne memesini oğluma teklif ediyor, eğer reddederse sağarak kaşıkla besliyorduk. Beşinci günün sonunda oğlum emmeye başladı ve o an hayatıma damga vuran anlardan biri oldu. Devam ettiğim diyetin kısmen işe yaradığını, oğlumdaki sancıların azaldığını farketmiştik. Diyete aynı şekilde 2,5 ay boyunca devam ettim, ta ki bir akraba ziyaretinde tereyağlı, yoğurtlu bir çorba yemek zorunda kalana kadar. Hemen arkasından oğlum huysuzlanmaya başladı ve üç gün sonra ilk kanlı kakamız ile karşılaştık. Hemen olanları çocuk doktorumuz ile paylaştık. Doktorumuz Amerika’da eğitim almış, uzun yıllar yurt içinde ve dışında saygın hastanelerde yöneticilik yapmış, oldukça tanınan bir yenidoğan uzmanıydı. Kendisi bunun tipik bir süt alerjisi vakası olduğunu, bu ürünleri diyetimden tamamen çıkardığımda bebeğimin de rahatlayacağını, zaten oğlumun boy ve kilo persentili %95 seviyesinde olduğu için çok endişe etmemem gerektiğini dile getirdi. Fakat oğlum 20 dakikadan uzun uyumayan, uykusundan çığlık çığlığa ağlayarak uyanan, ancak kucakta dik durunca sakinleşen bir bebekti. Hiç kusma olmadığı için reflü şüphemize doktorumuz gülerek “mümkün değil” cevabı vermişti. Ancak bu huysuzluğun nedeni alerjiden bağımsız ise ne olduğunu bulmak istiyorduk. Çevremizde övgüyle bahsedilen doktorların kapısını tek tek çalmaya başladık. Kimi yenidoğan, çocuk doktoru, kimi gastroenterolog, kimi nörolog tam 11 farklı doktor denedik. Sorunun ne olduğunu anlamak için sayısız test ve hatta EEG gibi tanı tetkikleri uygulandı, nitekim nörologlar oğlumun çok sık uyanmasının ardında epilepsi gibi bir nörolojik hastalık olabileceğinden şüpheleniyordu. Ancak bu doktorların hepsi en sonunda “Sadece gaz sancısı çeken, kolik bir bebeğiniz var. Eğer siz psikolojik bir destek alırsanız daha sağlıklı olur.” şeklinde tavsiyelerle bizi avuttu.

Oğlum artık 9.ayına girmiş, nispeten ek gıdaya başlamıştı ancak huzursuz mutsuz bir bebekti. En sonunda bir arkadaşımızdan ismini duyduğumuz gastroenterolog Prof.Dr.Fügen Çullu Çokuğraş’a gitmeye karar verdik. Arkadaşımızın da Efe ile yaşıt süt alerjisi olan bir kızı vardı ve uygun diyet ile oldukça olumlu aşama kaydetmişlerdi. Fügen hoca ile ilk muayenemizi asla unutamam, 9 ay boyunca 11 doktor gezmemize rağmen ilk defa o gün oğlumun gerçekten muayene edildiğine şahit oldum. Fügen hoca dikkatli ve titiz bir muayene sonunda tüm sakinliği ile bize oğlumun ilerlemiş olan reflüsünden, bugüne kadar neden doktorlar tarafından göz ardı edilmiş olabileceğinden, nasıl bir diyet ve tedavi uygularsak oğlumu rahatlatabileceğimizden bahsetti. İlk defa o gün inek sütü ürünlerinin yanı sıra dana eti yememin de ona dokunabileceğini, piyasada keçi peyniri diye satılan bazı ürünlerin etiketlerine bakıldığında aslında bir miktar inek sütü de içerdiklerini, oğlumun ağzına gelen asit nedeni ile ne gece ne gündüz yatay pozisyona geçmek istemediğini öğrendim. 3 aylık ilaç tedavisi ve dikkatli bir diyet ile oğlumun reflüsünden tamamen kurtulmuş olduk. Artık daha mutlu bir bebekti ve doktorumuzun tavsiyeleri ile beslenmemize yeni ek gıdalar ekleyebilmiştik.

Oğlum alerjik reaksiyonları hep sindirim sisteminde gösterdiği ve kan testlerinde IgE değerleri her seferinde negatif çıktığı için iki yaş civarı Non-IgE alerji cinsine sahip olduğu kesinleşti. Bir çok gıdadan mahrum kalmasına karşın alerjisinin daha çabuk geçeceğini ve anafilaksi riskinin düşük olduğunu bilmek bizi teselli ediyordu. Bu süreçte yaptığımız denemelerde oğlumun çoğu sebzeyi tüketebilirken meyvelerin çoğuna tepki verdiğine, dana eti denemelerimizde uzun süreli kanamalar geçirmesine rağmen sınırlı miktar keçi peyniri tüketebildiğine de şahit olduk. Çoklu besin alerjisi ve üstelik non-IgE alerjisi sandığımızdan daha da karmaşıktı. İşin içinden çıkamadığımı düşündüğüm anlarda en büyük destekçim eşim oldu. İlk başta o da çoğu doktor gibi abarttığımı düşünse de gıda alerjisinin ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini Fügen hoca’dan dinledikten sonra bu yorucu ve yıpratıcı süreçte hep yanımda oldu. Bu süre zarfında çevremizdeki bazı insanlarla ister istemez uzaklaştık, keza yaşadığımız zorlu süreci herkesin anlaması ve anlayış göstermesi mümkün değildi. Ayrıca oğlum büyüdükçe onun yiyemeyeceği gıdaların bolca tüketildiği ortamlara girmek herkes açısından yönetilmesi zor bir durum yaratıyordu. Açıkçası hayatta bazı öncelikler belirlemek zorundaydık ve biz oğlumun fiziksel ve psikolojik sağlığını ilk sıraya koyduk.

Oğlumun çoklu besin alerjisi, uzun bir süre kaçaksız diyet ve sağlıklı bir yaşam yani taze sebze, meyve ağırlıklı beslenme, her hava koşulunda her gün dışarıya çıkmak (dışarı derken Avm’ler değil, temiz havada doğa içinde bulunmak) ile çok rahat kontrol edebildiğimiz bir hal aldı. Çevremdeki çoğu kişinin yanlış bulmasına karşın Efe iki yaşında oyun grubuna başladı. Zaten alerjisini ona daha ilk günden anlatıyor, anlamaz diye düşünmeden herşeyi onun yanında açık açık konuşuyor hatta alerjisi olan gıdaları ondan saklamayıp tam tersi göstererek tanımasına yardımcı oluyorduk. Bundan kastım, karşısına geçip çikolata ya da yalaya yalaya dondurma yemek değil tabi ki ama biz soframızı ondan hiç ayırmadık, biz balık yerken o tavuk yedi, biz dana eti yerken o kuzu eti yedi. Dolayısı ile bu süreçte zorlanmadan ona kendisini alerjenlerden korumayı öğretmiş olduk. 3 yaşından itibaren Efe, alerjisi olan her gıdayı rahatlıkla tanıyıp seçebilecek hatta ilk kez tanıştığı insanlara sayabilecek hale geldi. Tabi ki bu sorumluluk küçük yaşta tamamen kendisine verilemeyeceği için yanında her zaman alerjisini bilen bir yetişkin oldu. Zaman zaman alerjisini ona nasıl anlatabileceğimizi öğrenmek için Pedagog desteği de aldık. Ama gerek okul hayatında gerek girdiği sosyal ortamlarda kendi sağlık durumunun farkında olan ve herkesten önce kendi kendisini koruyan bir çocuk oldu.

Bu süre zarfında gıda denemelerimiz keçi peyniri tüketebildiği için bir sonraki adım olan keçi yoğurdu üzerine yoğunlaştı. Ancak her denememiz daha ilk üç günde tepkinin oluşması ile sonuçlanıyordu. En son Şubat 2014’de 3 hafta boyunca 1 tatlı kaşığı kadar denediğimiz keçi yoğurdunun reflüye neden olması, uzun zamandır uyuyan devi uyandırmış oldu. Üzerine ilk kez dört yaşında antibiyotik kullanmak zorunda kalmıştık ve Efe antibiyotiğin bir damlasına bile anafilaksi boyutunda bir tepki vermişti. O zamandan beri pediyatrik reflü ilaçlarının işe yaramaması nedeni ile yetişkin ilaçlarına geçtik. Sayısız beslenme şekli ve diyet kısıtlamaları denedik ancak geldiğimiz son nokta doktorumuzun endoskopi kararı alması oldu. Aralık 2014’te yapılan endoskopi sonucu Efe’de artık besin alerjisi ötesi kronik bir immün hastalık olan Eozinofilik Özafajit olduğu saptandı. Bu tanı tabi ki alerji ile ilgili bildiğimiz ya da bildiğimizi sandığımız bütün klişeleri alt üst etti. Keza Efe bu teşhis sonrası yıllardır yiyebildiği kuzu eti, tavuk, yumurta, keçi peyniri, tüm tahıllar, baklagiller ile bilimum sebze ve meyveden mahrum kalmak zorunda kaldı. O günden beri sadece haşlanmış kabak ve pirinç ile besleniyor ve hem fiziksel hem psikolojik olarak oldukça zor bir dönemden geçiyor. Henüz tıp literatürüne 10 yıl önce giren, hiç bir tedavisi olmayan bu hastalık karşısında maalesef ebeveyn olarak elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz. Umudumuzu kaybetmeden zaman içerisinde yaşayıp sürecin nasıl gelişeceğini göreceğiz.

Her ne kadar bir anne olarak onun sağlığından endişe etsem ve büyürken (sağlıksızlar bir yana) sağlıklı gıdalardan bile mahrum kalmasına üzülsem de halimize şükrediyor ve tedavisiz, ölümcül hastalık taşıyan, felçli yatağa mahkum milyonlarca çocuğu ve onların annelerini düşünüyorum…

Biliyorum ki alerji ne kadar ciddi olursa olsun yaşamamıza engel değil. Ben bizzat 3 kez anafilaksi geçirmiş bir insan olarak biliyorum ki oğlum da büyüyecek, eğitim ve hatta iş hayatı boyunca zorluklar çekse de alerjisi onun hayatını dolu dolu yaşamasına engel olmayacak. Bizim aile olarak tek bir felsefemiz var, herkese de bunu tavsiye ediyorum.

Alerjen yok = Alerji yok

Sağlıklı, huzurlu günler görmemiz dileğiyle…

Efe’nin Hikayesi” üzerine 34 yorum

  1. ayşe menekese dedi ki:

    Coz zor bi süreç, ama en zoru çevrendekilere bu hastaligi anlatmaya çalışmak. En cok o beni yoruyoo:( senden gizli gizli eline bisey tutusturmalari yokmu. Cok yoruldum ozlem hanm cokkk..

    Liked by 1 kişi

    • Haklısınız Ayşe Hanım, çok zor ama çevremizdeki farkındalığı biz arttıracağız. Bıkmadan usanmadan anlatacağız. Hikayelerimiz kulaktan kulağa yayılacak ve elbet hafızalara kazınacak…

      Beğen

      • Tuğba kahramaner dedi ki:

        Siteyi okuyunca o kadar mutlu oldum ki anlatamam facebook grubuna istek gonderdim fakat kabul edilmedim 🙂 aynı problemleri şu an 2.5 aylik bebegimde yaşıyorum ve yolun başındayım lütfen benimle iletişime geçin

        Beğen

      • Merhaba Tuğba Hanım,
        Sorunuzu yeni gördüm kusura bakmayın. Aklınızda olsun aktif yazışmaları facebook grubumuz Alerji ile Yaşam Platformu üzerinden yapıyoruz. Üyelik talebinde bazen yığışmalar olabiliyor umarım gruba alınmışsınızdır. Aksi bir durum varsa lütfen bana bilgi verin kontrol edeyim. Geçmiş olsun dileklerimle…

        Beğen

  2. ilkay dedi ki:

    Öncelikle çok güzel bir site olmuş. Emeklerinize sağlık. Bu zor süreç bazen tüm umudumuzu yitirip bazen direnerek bir gün geçecek. Bizimki de non ige ve biliyorsunuz en ağır vakalardan. Umarım çocuklarımızı ve bizi daha fazla yormadan en kısa zamanda kurtulalım bu alerjiden. Sevgiler…

    Liked by 1 kişi

    • Çok haklısınız Tanem Hanım, bu bloğu ve hikayemizi hazırlarken geçmişe yolculuk yaptım adeta. O kadar zor günlerden geçmişiz ki, bazen unutuyoruz o günleri… Her geçen gün daha iyiye gidecek inşallah. Sizin de hikayenizi mutlaka yayınlamak istiyorum.

      Beğen

      • ilkay dedi ki:

        Teşekkür ederim :). Ben de hikayemi paylaşmak isterim. Sizden bilgi beklerim. Sevgiler

        Beğen

  3. nilay dedi ki:

    benim bebegimdede ileri düzeyde bagırsak tembelliği ve düşük düzey süt alerjisi çıktı ne yiyecegim napcagım şaşırdım bebegim çok huzursuz uyuyamıyor kusuyor yardımcı olurmusunuz bu konuda

    Beğen

  4. kübra dedi ki:

    Yasadiginiz herseyi ayni sekilde hatta bir boyut ileride yasadik malesef.eymen dogdu ve ilk gece ole bir ciglik atti ki hep ole de devam etti malesef.hic uyumayan cildirmis gibi aglayan bir bebekle eve donmustum.eymende enfeksiyon,kolik aglama,ve anaflaksi olacak kadar ige vardi malesef.ige iki katina cikmis halde devam etmekte.sizi oyle derinden anliyorum ki yazinizi okurken gozlerim doldu.cok yorgun ve stresli bir anne oldum ama mucadeleye devam

    Liked by 1 kişi

  5. Çağla Özbakır dedi ki:

    Bazı perdeleri değişik olsa da farklı sahnelerde yer alan AYNI oyun bu! Okurken Özlem oldum, Efe oğlum oldu… Yer yer hikaye değişti, panik oldum! Yer yer hikaye tanıdıklaştı yüreğim pırpır oldu!
    Yaşayan bilir!
    Bir gün geçecek hepsi inşallah…
    Blog ve paylaşım platformunuz için teşekkürler…

    Liked by 1 kişi

  6. Özen dedi ki:

    Sizin blog sayfanız inanılmaz faydalı. Ve yazınızı duygulanarak okudum. Benim minik Ece’m de 4 kilonun üzerinde doğmuştu. Nazar mı oldu bilmem, işte bu alerji çıktı. Şimdi az kilo alıyor. Fügen Hocaya da randevu alamadım. Başka bir gastroenteroloğu gidiyoruz. 😔

    Beğen

    • Merhaba, kusura bakmayın sorulara bazen hemen geri dönüş yapamıyorum. Facebook grubumuz Alerji ile Yaşam Platformu’na üye iseniz orada daha fazla bilgi paylaşımı yapıyoruz. Sevgiler…

      Beğen

  7. nilay korkmaz dedi ki:

    Merabalar, internette arastirirken blogunuzu bulunca cok sevindim umarim yardimci olursunuz cok caresizim. Kizim icin coklu gida alerjisi teshisi konuldu ve hic bi sey yediremiyorum. Selen sizde ayni sorunu yasamissiniz galiba yardimci olursaniz cok sevinirim..

    Beğen

  8. Zhra dedi ki:

    Merhaba,
    Yazdıklarınızı okurken sanki kendimizi gördüm. Ta ki “Eozinofilik Özafajit” teşhisine kadar. Şuan devam ettiğiniz ve tam anlamıyla önerebileceğiniz bir doktor var mı acaba?
    Çok geçmiş olsun. Allah şifa versin.

    Beğen

    • Merhaba Zehra Hanım,
      Halen takibimizi Gastroenterolog Prof.Dr.Fügen Çullu Çokuğraş yapıyor. Kendisi Cerrahpaşa’da öğretim üyesi ancak Nişantaşı’nda muayenehanesi var.

      Beğen

  9. Metin dedi ki:

    Merhaba,

    Yazınızı okudum ve okuduktan sonra yorumsuz bırakmayıp geçmiş olsun dileklerimi iletmek istedim. Umarım Efe oğlunuz bu zorluğu atlatır ve başka çocuklara iyi örnek olur.

    Saygılar,
    Metin

    Beğen

  10. fatih dedi ki:

    Merhabalar benimde sut ve yumurta alerjisi olan bir bucuk yasinda oglum var face grubuna katilmak istedim ama basvurum sanirim kabul edilmedi

    Beğen

    • Merhaba Fatih Bey,
      Mesajlar bölümündeki diğer kutunuzu kontrol edebilir misiniz? Genelde adminlerimiz onay mesajı yolluyr ama diğer kutunuza düştüğü için görememiş olabilirsiniz.

      Beğen

  11. Demet Kahraman dedi ki:

    Merhabalar o kadar internette gezmişliğim üstüne blogunu ilk kez inceleme şansına suan oldum size benzer bir hikayemiz var kizim mart 2011 doğumlu iri olduğu oldugu icin doktorlar tarafindan dikkate alinmayan gelisim geriligi ve benim ustum gayretlerim sonunda coklu besin alerjisi süt alerjisi ve reflü teşhisi koyuldu suanda 4.5yaşini gecti boy olarak yuzde 20 persentil de. Alerjilerimizi 2 yaşa girmeden benim ve onun ust duzey diyetimizle seviyemeiz kanda düştü yer yer ciltte ya da kakada tepki verse de size sorularim olacak cecap verirseniz cok sevinirim. Kizim hala tepkiler verebiliyor gelisimimiz hala yavas deri testi yaptirmalimiyim sonuc negatif çiksa da guvenmiyim dahada kesin sonuc veren bir test varsa onu yaptirmalimiyim? Asıl sorum biz hala reflüyu ust duzey yaşıyoruz gündebir kez kusma mide gazı 20günlukten huzursuzluk ve kivranma yuzunden itibaren yuz ustu yatma olcusunu aşmadan yemek yemek bir kaşik bile fazla yiyince kusma size teshisi meye bagli koydular bana yardimci olurmusunuz? Tesekkurler şimdiden..

    Beğen

    • Merhaba Demet Hanım,
      Kusura bakmayın genelde soruları facebook grubumuz Alerji ile Yaşam Platformu’nda cevaplıyoruz, bu nedenle geç geri dönüş yapabildim. Öncelikle reflünün devam ediyor olması belki besin alerjisi kaynaklı yani çocuğunuz halen ona dokunan bir gıda yediğinden ya da başka bir nedenden kaynaklanıyor olabilir ancak mutlaka kontrol altına almak gerekir. Bu nedenle bir Pediatrik Gastroenteroloğa başvurmanızı tavsiye ederim. Kronikleşen reflüler özellikle de PPI ilaç tedavisine cevap vermiyorsa ileri tetkik gerekebilir. Alerji deri testlerini ise gastrologlar değil Alerji uzmanları yapabiliyor. Bence önce bir gastrologla görüşüp o da gerekli görürse kan veya deri testi yapılabilir. Ama alerjide testten ziyade tepki asıl olandır ve reflü de bir belirti olabilir.

      Beğen

  12. Zeliha dedi ki:

    Merhaba Özlem hanım yazınızı okudum ve çok beğendim kendi sayfamda paylaşmak istedim umarım bir sakıncası yoktur

    Beğen

  13. Sibel dedi ki:

    Merhabalar…
    Benim oğlumda doğduğundan beri süt alerjisi ve astım hastası. Çok zor süreçler yaşadık bizde. Yazdıklarınızı okuyunca derinden hissettim inanın. Bizim en büyük talihsizliğimiz karşımıza bizi anlayan bir doktorun çıkmayışıydı maalesef ki o Zamanlar Amerikada yaşıyorduk. Hep benim abarttığımı düşündüler. Çünkü kan testleri hep negatif çıkıyordu. Total ıge miz %98 lerdeydi. Kendi kendimizin doktoru olduk bu sayede. O dönemler okumadığım kaynak araştırmadığım makale kalmamıştı. Büyümez bu çocuk gibi geliyordu çok şükür şu anda 7 yaşında, yaşıtlarına göre biraz minnak, hiç süt ve süt ürünleri kullanamadığımız için kemikleri ve dişleri zayıf. Doktorlara sorarsanız onunla alakası yok gerçi;) ama bu durumlar size teşhis koyabilme yetisi kazandırıyor. En son yurt dışındaki doktorumuz evet testler negatif ama benim için anne babanın yorumu testlerden daha önemli demişti. Çok Mutlu olmuştum bu cümleleri duyunca. 7 yıldır çevreyle mücadele ediyoruz kimse anlamıyor herkes birşey olmaz diyip eline bişey tutuşturuyor. Çocuk bilinçlenince ancak kurtuluyorsunuz bu durumlardan. Benim alerjim var yiyemem diyor ve olay bitiyor. Zor alerjik yaşam vesselam. Rabbim evlatlarımıza sağlık sıhhat versin beterinden korusun inşallah. Hepinize geçmiş olsun….

    Beğen

  14. Mehmet ali dedi ki:

    Oncelikle Allah tez sifa versin. K.bakmayın bi konuyu merak ettim.. Herşey iyiyken mi endoskopi kararı alındı.. Yanı besinleri tüketebilirler ve reflu belirtisi yokken mi bu tanı koyuldu.. Çünkü bu süreçte doktor takibinde işiniz sanırım.

    Beğen

    • Hayır keçi yoğurdu denemesi sonrası reflü başladı ve denemeyi kestik. hemen üzerine ilk kez antibiyotik kullanınca ilaç alerjisi ile beraber bağışıklık sistemi kontrolden çıktı. uzun süren ilaç tedavisi işe yaramayınca endoskopi kararı alındı. Ancak eozinofilik hastalıklar hayatın herhangi bir evresinde ortaya çıkabiliyor. Ve maalesef o noktadan sonra kişi eski yediklerini tolere edemez hale geliyor.

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s