Dün Amerika’nın ünlü yayın kuruluşu The New York Times, “Alerjik Çocuk Sahibi Ailelerden Beslenme Konusunda Öğrenebileceklerimiz” başlıklı bir yazı yayınladı. Yazıyı kaleme alan KJ Dell’Antonia üç anne ile röportaj yaparak hem besin alerjisinin bilinmeyen avantajlarını ortaya koydu hem de alerjik çocuk sahibi olmayan ailelerin alabileceği dersleri gözler önüne serdi.
Yayın evinin röportajında yer alan, 3 ve 8 yaşında iki alerjik çocuk annesi olan Cristina Henriquez, “Çocuklarımın yumurta, fıstık, süt, balık, deniz mahsülleri ve ağaç kabukluları alerjisi olmasına karşın çok sağlıklı beslendiklerini düşünüyorum” diye söze başlıyor. “Çünkü evimize işlenmiş gıda çok nadiren giriyor ve çoğu zaman dışarıda yemek yemekten kaçınıyoruz. Genellikle dışarıda yemek yediğimizde bu tatlı veya pişmiş yemek olmuyor, keza bu tip yiyecekler çoğu zaman süt ve yumurta içeriyor. Bu yüzden çocuklarım bir ikram için diğer çocuklara göre daha çok heyecanlanıyor ve kıymetini biliyor.” diye ekliyor.
Amerika’da besin alerjisi her yüz çocuktan dördünde görülüyor ve CDC verilerine göre bu problem her geçen gün daha da kötüleşiyor. Keza 1997-2007 arası çocuklarda besin alerjisi görülme sıklığı %18 oranında artış durumda. Besin alerjisinin belirtileri hafif kaşıntıdan, döküntüye hatta hayatı tehdit eden reaksiyonlara kadar değişkenlik gösterebiliyor. Süt, yumurta, fıstık, ağaç kabukluları, balık, deniz mahsülleri, soya ve buğdaydan oluşan 8 besin alerjik reaksiyonların %90’ından sorumlu tutuluyor.
Çoğu aile sadece çocuklarının sağlıklı beslenmesinden endişe ederken besin alerjisi olan çocuk aileleri daha büyük risk altında. Yiyecekleri hep evde önceden hazırlamak, dışarıda özellikle fast food tarzı yiyeceklerden uzak durmak zor gibi görünse de, eğer çocuğunuzun hayati risk taşıyan bir besin alerjisi varsa geriye çok fazla seçeneğiniz kalmıyor. Bu durumla nasıl başa çıktıklarını anlamak için 3 farklı aile ile röportaj yapan yazar, onlardan aslında her aileye uyarlanabilecek sağlıklı beslenme tüyoları alıyor.
Herkes yemek pişirmeyi öğrenebilir. Los Angles’ta yaşayan beş çocuk annesi Kelly Rudnicki “Oğlumun besin alerjisi teşhis edilmeden önce yemek dahi pişirmeyi bilmiyordum. Sürekli dışarıda yiyorduk” diyor. Halen fıstık, ağaç kabukluları, süt, yumurta, baklagil alerjisi olan 13 yaşındaki oğlu için yemek pişirmeyi öğrenen ve akabinde 3 yemek kitabı yazan Rudnicki, “Bunu öğrenmek tahmin ettiğim kadar zor olmadı” diyor.
Önceden plan yapmak her şeyi kolaylaştırır. Kahvaltı veya atıştırmalık için dışarıda durup yemek yemek gibi bir seçenek olmayınca, sağlıklı atıştırmalıkları önceden düşünüp hazırlamak bir alışkanlık haline gelebiliyor. 9 ve 12 yaşında fıstık ve ağaç kabukluları alerjsi olan iki çocuk annesi Susannah Funchs, “Önceden planlamamak gibi bir şey söz konusu değil. Başka seçeneğimiz yok, o yüzden bu şekilde yapıyoruz.” diyor.
Yemek pişirmek çok zaman almak zorunda değil. Kelly Rudnicki “Bir şey pişirmek için vaktiniz olmadığını düşünebilirsiniz ama bu ekstra 10 dakikalık bir planlama gerektirir.” diyor. “Çok kısa süre içerisinde çocukların da seveceği kolay tarifler üretebilirsiniz” diye ekliyor.
Hazır gıdalar karşı konulamaz değil! Hazır gıdaların pazarlama gücünün yanı sıra, okul için öğle yemeği hazırlamak ve uygun atıştırmalıkları önceden planlayıp pişirmek imkansız gibi görünebilir. Besin alerjisi olan çocuk aileleri dahi nadiren güvenli atıştırmalıklar bulabiliyor. Ancak her zaman içerik etiketini kontrol etmeleri, atıştırmalık için meyve veya ev yapımı alternatifler seçmeleri gerekiyor. Henriquez “Eğer çocuğunuzun yiyebileceği bir şey bulamıyorsanız, onu kendiniz üretmeniz gerekir.” diye uyarıda bulunuyor.
Çocuklar kendi adına konuşabilir. Çocuklar büyüdükçe, besin alerjisi konusunda kendilerine bakmaları yani bir yetişkin gibi soru sormaları ve sorularının önemini ifade etmeleri gerekiyor. Eğer 12 yaşında bir çocuk dışarıda arkadaşları ile hamburger sipariş edecekse, pişiren kişiye yemeğin içindekileri sorması gerekiyor. Funch “Bu, tüm utangaçlığınızı bir yana bırakmanızı gerektirir” diye ekliyor.
Yiyeceğimizin içindekileri ve nerede yapıldıklarını öğrenebiliriz. Besin alerjisi olan büyük çocuklar ve aileleri içerik etiketi okuma konusunda çok bilinçli. “Gizli alerjenleri bulmak için üretim şeklini ve içerikte yer alan her kelimeyi sorgulamak ve çözmek, gıda üretimini öğrenmek demektir.” diye ekliyor Funch. Keza hazır gıdalar pek çok koruyucu katkı maddesi içeriyor. Dışarıda yemek yerken daha çok aşçı ile birebir konuşup bilgi alabilecekleri yerleri seçtiklerini ifade ediyor. Büyükanneninizin anlayabileceği tarz içeriğe sahip besinleri tercih etmek problemi belirlemek açısından daha kolay oluyor. Hidrolize kazein yerine süt yazan bir içerik gibi…
Her şeyi kontrol edemezsiniz. “Korku ve riskle yaşamayı öğrenmelisiniz.” diyor Rudnick, oğlunun evde gizlice çikolata yemeye kalktığını anlatarak. Bazen çocuklar “farklı” olmaktan yoruluyorlar ve şanslarını denemek istiyorlar. “Ben evde olmadığım için 14 yaşındaki ablası hemen Epipen iğne uygulayıp ambulans çağırmıştı çünkü ne yapması ve nasıl yapması gerektiğini biliyordu.” diye ekliyor.
Dün akşam bu yazıyı okuduktan sonra mutlaka bloğa çevirisini koymalıyım dedim kendime. Keza bazen besin alerjisi sayesinde, sağlıksız bir çok gıdadan uzak kalarak çocuklarımızın sağlığını uzun vadede koruduğumuzu unutuyoruz. Bazen uzun soluklu bu hastalıkla boğuşmaktan yoruluyoruz… yasaklarla yaşamaktan, sürekli kontrolde olmaktan, etrafımızca fazla titiz olmakla suçlanmaktan tükeniyoruz. İşte böyle tükenip yıldığımızda, aslında diğer annelere de iyi birer örnek olduğumuzu hatırlamamız lazım.
Amerika’da bir çok aile bizler gibi ev yapımı yani tencere yemeği yemiyor. Çoğu çocuk hazır, işlenmiş, dondurulmuş gıdalarla büyüyor. Kontrolden çıkan hazır gıda tüketiminin Amerikalıların sağlığını ne kadar bozduğu tüm bilimsel yayınlarda verilerle ortaya koyuluyor. Bu nedenle organik ve sağlıklı beslenmeye yönelen bir trend söz konusu. Bizim gibi üçüncü dünya ülkeleri ise Amerikalıların yoldan dönmeye çalıştığı hatanın henüz farkında bile değil. Oysa bizim kültürümüz çok sağlıklı bir beslenme şekline sahip. Eğer yeni nesil bunu koruyabilirse belki de çok büyük bir hatanın kıyısından dönülmüş olacak.
Öte yandan hiç yemek pişirmeyi bilmeyen Amerikalı annelerin besin alerjisi ile tanıştıktan sonra yemek yapmayı öğrenmesine rağmen, besin alerjisi konusunda biz Türk annelerden daha az şikayet ediyor olması ise ironik… Bunun ülkemizde alerji konusunda kaliteli bilgiye ulaşmanın güçlüğü ve annelerin destek alabileceği profesyonel kurumların eksikliği nedeni ile olduğuna inanıyor ve gelecekte tüm eksikliklerin tamamlanmasını ümit ediyorum.
Yazının orjinali için bu linki tıklayınız. The New York Times / Food Lessons From Families of Kids with Allergies